top of page
Ara
  • Yazarın fotoğrafıAlper Akpınar

Merkez Bankası ve Para Politikasının Amaçları

Merkez bankası, son dönemde hakkında çok fazla konuşulan ve bağımsızlığı tartışılmaya başlanmış, para politikasını yürütmekten sorumlu olan özerk bir kurumdur. Para politikası dediğimizde, farklı araçlar devreye girer. (Bu araçları bir sonraki yazımda anlatacağım.) Bu yazıda, para politikasının ne amaçlarla kimler tarafından icra edildiğini ve hangi şartlarda başarıya ulaşabileceğini inceleyeceğiz.


Öncelikle uygulanacak olan para politikasının tek başına yeterli olmayacağını söylemekte fayda var. Çünkü para piyasasında kullanılan araçlar genellikle kısa vadelidir ve etkisini çok hızlı gösterir. Uygulanacak olan politikanın aynı zamanda hükümetçe uygulanacak maliye ve iktisat politikalarıyla desteklenmesi para politikasının başarıya ulaşmasında ki en önemli şarttır. Çünkü politika ne olursa olsun, çelişkiler olduğunda hiçbir işe yaramayacaktır. Bu bağlamda ekonomide sağlıklı bir rota belirlenmesi, ardından kurumlar ve hükümet birlikte hareket ederek çizilen rota istikametinde tutarlı politikalar yürütmelidir. Bu istikrarlı, kalıcı ve etkili bir ekonomik mentalitenin yerleşmesinin en önemli ilk adımı denebilir.


Para politikasının amaçlarına geldiğimizde, en temel amacın enflasyonu uygun seviyelerde tutmak olduğunu söylemek kesinlikle yanlış olmaz. Bütün merkez bankalarının en temel kuruluş amacı enflasyonu kontrol altında tutmak ve bunu yapabilmek için para politikaları uygulamaktır. Peki enflasyon kontrol altında tutulamaz ise ne olur?


Enflasyon fiyatlar genel düzeyinin sürekli artmasını ifade eder. Burada altını çizmek istiyorum, tek seferlik veya spekülatif bir artış değil, sürekli artış. Bir şeylerin fiyatlarının sürekli inip çıkması enflasyon değildir. Enflasyon her zaman artış durumudur. Örneğin Türkiye’nin Nisan ayı enflasyonu %19,5 olarak açıklandı. Mayıs ayında ise bu rakam %18,71’e geriledi. Buradan fiyatların düştüğünü değil, fiyatların artış hızının azaldığını anlarız. Aslında fiyatlar gene artmaya devam ediyor, ancak önceki aya oranla biraz daha az artıyor. Bunu kontrol altında tutamadığımızda, geliri sabit olan maaşlı çalışan insanlar için bu fakirleşme demektir. Çünkü fiyatlar artmıştır ve birey artık aynı gelir ile daha az harcama yapabilecektir. Bireyin bir tık üzerinde ise toplum vardır ve enflasyon bu yolla toplum refahını azaltır. Toplumun bir tık üzeri ise devlettir ve en makro anlamda enflasyon ülkenin reel gelirini azaltacaktır. Şimdi neden en önemli amacın enflasyonu uygun bir seviyede tutmak olduğunu anlamışsınızdır. Peki enflasyon her zaman kötü bir şey midir?


Bu sorunun cevabı kesinlikle hayır. Zaten dikkat ettiyseniz, amaç enflasyonu yok etmek değil uygun seviyelerde tutmak. Türkiye için bu %5 gibi bir rakamdır. Eğer enflasyon ortadan kaldırılırsa ülkede durgunluk meydana gelir. Fiyatlar ve ücretler hiçbir şekilde artmaz. Eğer enflasyon negatif bir rakama inerse (Deflasyon) bu ekonomide daralmaya kadar gider. Dolayısıyla %5 seviyesinde korunan bir enflasyon oranı, piyasaları canlı tutarak ülkenin ekonomik büyümesine katkı sağlayacaktır.


Para politikasının bir başka amacı ise tam istihdama ulaşmadır. Tam istihdamın geniş ve dar anlamda iki çeşit tanımı bulunuyor. Geniş anlamdaki tanımı, ülkedeki üretim faktörlerinin tam kapasitelerinde ve verimli şekilde kullanılmasını ifade etmektedir. Böylece ekonominin tam istihdam seviyesine geldiği kabul edilir. Ancak bir ülkenin tam istihdam seviyesine ulaşması imkansızdır ve ütopya olarak nitelendirilir. Bu nedenle tam istihdam hedefleri genellikle tam istihdama yaklaşma hedefi olarak belirlenir. Dar anlamda tam istihdam ise, bildiğimiz anlamda işsizliğin olmadığı durumu ifade eder. Ülkeden ülkeye değişen bir doğal işsizlik oranı vardır ve bu seviyeye ulaşıldığı takdirde dar anlamda tam istihdam hedefine ulaşıldığı kabul edilir. Para politikasını ilgilendiren tam istihdamda, daha çok dar anlamda olandır. Basit anlamda para politikasının bir diğer amacı, işsizliği azaltmaktır diyebiliriz.


Para politikasının üçüncü amacı ise ekonomik büyüme hedefinin sağlanmasıdır. Para politikası, ekonomik büyüme hedefiyle uyumlu olmalı ve ekonomik büyümeyi destekleyecek nitelikte olmalıdır. Ekonomik büyüme istikrarlı ve sürekli olmalıdır, aksi takdir de bir şeylerin yanlış gittiği söylenebilir.


Ekonomik büyüme, bir ülkenin reel milli gelirinin yıldan yıla artışı olarak tanımlanabilir. Burada altı çizilmesi gereken husus, reel milli gelirdir. Reel milli gelir, fiyat artışlarından (enflasyondan) arındırılmış gelir artışını ifade eder. Fiyat artışlarından arındırmadığımız takdirde, elde edeceğimiz milli gelir bize doğru bir gösterge olmaz. Çünkü ülkede enflasyon yüksek ise, milli gelirde yüksek çıkacaktır. Ancak enflasyondan arındırdığımız zaman gerçekten ülke ekonomisinin ne kadar büyüdüğünü görebiliriz.


Ekonomik büyüme için bir diğer önemli nokta, nüfus artış hızıdır. Eğer ülkenin reel geliri ve nüfusu aynı oranda artış gösterdiyse, ekonomik büyümeden söz edilemez. Nüfus artışı, reel gelirden fazla ise, toplum refahı bundan olumsuz etkilenecektir. Nüfus artış hızı, gelir dağılımını etkileyeceği için, reel gelir nüfus artışından fazla bir şekilde gerçekleşmek zorundadır. Aynı şekilde, ülkede yaşanan refah artışı eğer toplumda adil bir şekilde paylaşılmaz ise, ekonomik büyüme bundan olumsuz etkilenir.


Para politikası için bahsedebileceğimiz bir diğer amaç, gelir dağılımı adaletidir. Bu oldukça hassas bir dengedir diyebiliriz. Makro ekonomik anlamda ele aldığımız zaman, gelir sermaye ve emek arasında paylaştırılır. Burada sermayeyi işveren, emeği de işçi olarak kabul edelim. Aralarında gelir anlamında bir ters orantı bulunur. Yani işçi yüksek gelir elde ederse, işveren daha düşük gelir elde edecektir. Aynı şekilde işveren daha yüksek pay aldığı zaman, işçiye daha düşük bir pay kalacaktır. Bu dengenin düzgün bir şekilde sağlanabilmesi ise para politikasının ilk amacı olan enflasyon hedefini yerine getirmesi gerekir. Çünkü enflasyon zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapar ve gelir dağılımı adaletini bozar.


Son olarak, para politikasının amacı olarak dış ticaret dengesinden bahsedeceğim. Ülkemiz için ele aldığımızda, birçok ülke ile diplomatik, askeri ve ticari ilişkilerimiz var ve sık sık ekonomimizin bu ilişkilerde yaşanan aksaklıklar nedeniyle etkilendiğini görüyoruz. Bu gibi durumlarda para politikasının amacı enflasyon hedefinden şaşmayacak şekilde, ortaya çıkan etkileri ortadan kaldırmaya yönelik politikalar uygulamaktır. Bu bağlamda örneğin, dış ticaret açığı ortaya çıktığında merkez bankası öncelikle sıkı bir para politikası uygulayarak milli para biriminin değerini düşürecektir. Çünkü yerli paranın değerinin yüksek olması insanları tüketime iter, yüksek tüketim talebi de beraberinde dış açığı meydana getirir.


Buraya kadar, merkez bankasının para politikasını ne amaçlar ile uyguladığından bahsettik. Özetlemek gerekirse bunlar başta en önemli amaç olarak enflasyon, sonrasında ise ekonomik büyüme, gelir dağılımı adaleti, tam istihdam hedefi ve dış ticaret dengesi hedefidir. Merkez bankası bağımsız bir şekilde piyasaların durumuna göre belirlediği para politikaları ile ülkenin ekonomik istikrarının bir güvencesi konumundadır. Bununla birlikte, merkez bankasının tek görevi para politikası belirlemek ve uygulamak değildir. Para politikasının yanında; faiz hadlerini belirler ve bankacılık sektörü için son kredi merciidir. Faiz oranları hem enflasyonu hem de döviz kurunu etkiler.


Buraya kadar değindiğimiz en önemli şey, merkez bankasının para politikasını yürütürken hükümetin maliye ve iktisat politikası ile desteklenmesi gerektiğiydi. Peki o halde para politikasını neden hükümet değilde, merkez bankası uyguluyor? Kısaca neden merkez bankası bağımsız olmalı?


Merkez Bankasının bağımsızlığı dediğimizde aklımıza merkez bankasının politika uygulamalarında ve karar alma sürecinde politik baskılara maruz kalmadan, bağımsız bir şekilde karar verebilmesi yatıyor. Merkez Bankalarının bağımsızlığı, kanunlar ile güvenceye alınır ve hükümet tarafından yapılacak baskıların önüne geçilir. Ancak ülkemiz için bakıldığında merkez bankası politik baskılardan en çok etkilenen kurumların başında geliyor. Peki bu neyi etkiliyor? Piyasaların güveninin olumsuz etkilendiği söylenebilir. Çünkü gerekli durumlarda gerekli politikaların uygulanmasının önüne, zaman zaman siyasi ve kişisel kaygılar ile hükümet giriyor. Buda bağımsız para politikasının uygulanamaması ile birlikte, ülkenin parasal istikrarsızlığına sebep oluyor. Dış yatırımcı, merkez bankasının hükümet baskısı altında kalacağını bildiği için parasını Türkiye’ye getirmek istemiyor. Çünkü parasını Türkiye’ye yatıracak olan kişi riski sevmeyen, parasını garanti bir şekilde elinde tutarak artmasını isteyen kişidir ve en ufak güvensizlik durumunda bundan kaçınacaktır. İkinci olarak, merkez bankası baskı altında kaldığı zaman para politikası etkinliğini yitirir. Buradan merkez bankasının sınırsız bir şekilde bağımsız olması kastedilmemektedir. Merkez bankasının para politikaları siyasal iktidarın iktisat ve maliye politikaları ile uyumlu çalışmalı, dolayısıyla iktidar ile iletişim içerisinde olmalıdır.


SONUÇ


Merkez Bankasının para politikasını hangi amaçlarla yürüttüğünden ve genel olarak neden bağımsız olması gerektiğinden bahsettik. Merkez bankasının bağımsız olması gerektiğini, ancak siyasal iktidarın maliye ve iktisat politikası ile uyum içerisinde bir para politikası yürütmesi gerektiğinin de altını birkaç kez çizdik. Zaman zaman bu zor olabilmektedir. Çünkü yazımızda da bahsettiğimiz gibi, siyasal iktidarın kısa vadeli talepleriyle merkez bankasının uzun vade de para politikası hedefleri çatışma içerisinde olabilmektedir. Çünkü politikacılar siyasal kaygılarla hareket eder, ancak merkez bankası kalıcıdır ve uzun vade de hedefleri doğrultusunda hareket etmelidir. Ülkemizde son zamanda yaşanan merkez bankası tartışmalarının temelinde de esasen bu yatmaktadır. Bu yüzden merkez bankasının bağımsızlığı anayasa ve kanunlar ile garanti altına alınmalı, politik baskılardan etkilenmeyecek konuma getirilmelidir. Böylece uygulanan para politikalarının sağlıklı işlediğini görebiliriz.


Bir sonraki yazımda, para politikasının hangi yollar kullanılarak gerçekleştirildiğinden bahsedeceğim. Hepinize bol araştırmalı günler dilerim.


ALPER AKPINAR

32 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page