top of page
Ara
  • Yazarın fotoğrafıAlper Akpınar

İlk Çağda Batı Toplumlarında İktisadi Düşünce: Aristo

Aristo, MÖ 384 yılında Makedonya’nın Stagira Şehrinde doğmuştur. Babası saray doktoru olduğu için gençliğinin uzun yılları sarayda geçmiş, Eflatun’dan ders almış ve kendi okulunu kurmuştur. Aynı dönemden etkilenmelerine karşın Aristo ve hocası Eflatun’un bazı konularda görüş ayrılıkları olmuştur. Bu yazıda öncelikle Aristo’nun hayatına genel olarak bir değinerek, ardından iktisadi görüşlerine yer vereceğiz.


Aristo’nun Makedonya İmparatoru İskender’in hocası olduğu bilinmektedir. İskender fethettiği bölgelerde bilimsel değer taşıyan şeyleri hocası Aristo için toplamıştır. Aristo’nun, İskender’e hizmet etmiş olması, Atina’da hoş karşılanan bir durum değildi ve İskender’in ölümünden sonra Aristo Atina’yı terk etmek zorunda kaldı. Sonrasında ise gittiği Eğriboz adasında yaşamını yitirmiştir.


Aristo, Atina’da “Liceum” adında bir okul kurmuş ve 12 yıl boyunca öğretilerini burada öğrencilerine sunmuştur. Eserlerini de bu dönemde verdiği bilinmektedir. Düşünürün 47 civarındaki eserleri üç ana gruba ayrılmıştır. Bunlar Halka yönelik olan eserler, koleksiyon ve vesikalar ve Bilimsel, siyasi ve felsefi eserlerdir. Halka yönelik eserlerinde hocası Eflatun’dan etkilendiği söylenebilir. Onunla aynı şekilde, diyalog ve şiir tarzı eserleri daha çok halka hitaben yazmıştır. Koleksiyon ve vesikalar ise, Makedonya İmparatoru İskender’in desteğiyle hazırladığı ve çeşitli ülkelerden farklı bilgiler içeren eserlerdir.


Aristo’nun Bilimsel eserleri oldukça geniş bir yelpazededir. Fizik, astronomi, doğum ve ölüm, meteoroloji, matematik, biyoloji ve psikoloji alanlarında eserler vermiştir. Düşünürüm bizim yazımızı ilgilendiren iktisadi içerikli eserleri ise Nikomak’da Ahlak ve Politika’dir. Bu eserler direk olarak iktisat adına yazılmamış olmasına karşın, düşünürün iktisadi düşüncelerini de ortaya koymaktadır.


1-İHTİYAÇLAR VE SOSYAL YAPI

Aristo, insanların çok sayıda ihtiyaçlarını karşılayabilmek için bir araya gelerek toplumu meydana getirmelerini doğal karşılamıştır. Ona göre insanlar sosyal varlıklar olduğu ve çok sayıda ihtiyaçları olduğu için bir arada yaşarlar. Bununla birlikte, iktisadi faaliyetlerin en temel ünitesi ailedir. Aileler köyleri, köyler şehirleri meydana getirir. Böylece şehirler de devleti oluşturur.

Düşünür, hocası Eflatun’un sosyalist düşüncesini kabul etmez. Ancak gene de devletin iyi bireyler yetiştirmesi gerektiğini düşünür. Devlet iş bölümü ve dayanışmaya ortam hazırlamalı, insanların mutlu yaşaması için faaliyetler sürdürmelidir.


2-İŞ BÖLÜMÜ VE KÖLELİK

Aristo, devleti meydana getiren sosyal sınıfları 5’e ayırır. Bunlar; çiftçiler, yöneticiler, tüccarlar, köleler ve askerlerdir.


Aristo, köleliği iş bölümü için gerekli ve doğal kabul eder. Düşünüre göre köleler doğuştan fiziki olarak güçlü ancak zeka olarak az gelişmiş kişilerdir ve aristokratların işlerini yapabilmeleri için kölelerde onlara hizmet etmelidir. Böylece her sınıf kendi görevini olması gerektiği gibi yerine getirebilecektir.


3-SERVET YAKLAŞIMI

Düşünür, serveti parayla ölçülebilen her şey olarak tanımlar ve üç gruba ayırır. Bunların ilki avcılık, hayvancılık ve tarım gibi faaliyetlerle ailelerin temel ihtiyaçlarını karşılayabilen kullanım değeri olan mallardır. İkincisi ise madencilik ve ormancılık gibi meslekler ile, doğal bir maddenin işlenmesi ile değer kazanması sonucu elde edilen mallardır. Aristo bu iki yöntemi doğru servet edinme yolu kabul ederken, son yöntemi kabul etmemiştir. Düşünüre göre üretime dayalı olmayan, yani ticari faaliyetler, faiz ve emeğin kiralanması gibi yolları doğaya aykırı servet edinme yolları olarak kabul etmiştir.


4-PARA VE FAİZ YAKLAŞIMI

Düşünüre göre para bir mübadele, yani değişim aracıdır. Paranın kendi değeri olmamasına karşın, temsil ettiği malın değerine sahiptir. Bu yüzden parayı direk olarak servet olarak kabul etmez, para servete konu olan malları temsil etmektedir. Düşünüre göre paranın icadı iktisadi faaliyetleri hızlandırmıştır.


Yazımın önceki kısımlarında da belirttiğim gibi, Aristo üretimi temel servet edinme yolu olarak kabul eder. Bu sebepten dolayı faize karşıdır ve faizi “iğrenç” olarak nitelendirir. Çünkü faiz herhangi bir üretime dayanmaz, paradan para kazanmaktır. Para değer belirleyen ve koruyan bir araç olarak kabul edildiği için, üzerinden para kazanmak doğal ve doğru değildir. Bu yol serveti arttırmaz, yalnızca bir kişinin sahip olduğu servetin başkasına kaymasına sebep olur. Faiz, bir tarafı zenginleştirirken diğerini fakirleştirmektedir ve gelir dağılımı adaletini bozmaktadır.


5-EMEK VE DEĞER YAKLAŞIMI

Aristo, eşit değerli mübadeleyi öngörür. Ona göre değişimi sağlanacak malların değerleri birbirlerine eşit olmalıdır, aksi halde adaletsizlik ortaya çıkar. Düşünür emek-değer teorisinin temellerinin kısmi olarak oluşmasına katkı sağlamıştır.


Düşünür, değeri “kullanım” ve “değişim” değeri olarak ikiye ayırır. Bir malın üreten kişi için iki farklı değeri vardır. Aristo, bunu ayakkabı örneği ile açıklamaya çalışmış, bir ayakkabının giyen kişi için kullanım, alıp satacak olan kişi içinde değişim değeri olduğunu öne sürmüştür.


6-MÜLKİYET YAKLAŞIMI

Aristo, hocası Eflatun’un mülkiyet yaklaşımına karşı çıkmıştır. Ona göre mülkiyet aşırı olmadıkça yararlı bir kurumdur. Düşünür bireylerin öncelikle kendi çıkarlarını gözeteceğinden yola çıkarak ortak mülkiyetin fayda sağlamayacağını, özel mülkiyetin üretimi ve çalışma isteğini arttıracağını söyler. İnsanlar kendi çıkarlarını, toplumun çıkarlarının önüne koydukları için, ortak mülkiyet anlayışı iktisadi gelişmeye engel olacaktır. Mülkiyetin özel olması, insanlara iyilik yapma fırsatı da verir. İnsanların yardımlaşma ve paylaşma duyguları gelişecektir, böylece hem iktisadi hem sosyal gelişim sağlanacaktır. Kısacası düşünüre göre, sınırlı bir mülkiyet anlayışı faydalı ve doğrudur.


7-BÖLÜŞÜM VE ADALET

Aristo, bölüşümün adil olması gerektiğini savunmuştur. Adaleti açıklamak için ise, adaletsiz olanı açıklamıştır. Düşünüre göre yasalara karşı gelen, adil olmayandır. Hukuki olmayan ve eşitsizliğe zemin hazırlayan her türlü eylem adaletsizdir. Düşünüre göre adil davranış hem hukuk kurallarına uygun, hem de eşitliğe aykırı olmayan davranışlardır. Düşünüre göre daha çok üreten ve topluma daha çok fayda sağlayanlar daha çok pay almalı, böylece adalet sağlanmalıdır.


8-DEVLET ŞEKİLLERİ VE DÖNÜŞÜM

Düşünüre göre, devlet zorunlu ve önemlidir. Devlet toplumun ve bireylerin ihtiyaçlarını karşılar, güvenliklerini ve adaleti sağlar ve sorunları çözer. Aristo’ya göre iyi yönetim ve kötü yönetim vardır. İyi yönetim, zaman içerisinde yozlaşmaya uğrayarak kötü yönetime dönüşür. Krallık yönetimi iyidir, ancak kral baskıyı arttırır ve insanların yaşamlarını zorlaştırırsa bu despotluğa dönüşür. Cumhuriyet yönetimi de iyidir, ancak zamanla yozlaşarak cumhuriyet demokrasiye dönüşecektir. Düşünürde hocası Eflatun gibi demokrasiye karşı inanmaz. Son olarak aristokrasi yönetimi de, yöneticilerin kendi çıkarlarının peşine düşmesi ve toplumu ikinci plana itmesiyle oligarşiye dönüşür. Kısacası düşünüre göre iyi yönetimler yozlaşarak değişim geçirir ve kötü yönetime dönüşür.


9-ÜRETİM VE EĞİTİM YAKLAŞIMI

Aristo’da Eflatun gibi devletin gelişebilmesi için eğitimin çok önemli olduğunu ileri sürmüştür. Ancak Eflatun her bir bireyin ayrımcılık görmeden eğitilmesi gerektiğini savunurken, Aristo bunu özgür bireylerle kısıtlamıştır. Düşünüre göre devleti yönetecek olan kesim eğitimli olmalıdır, böylece bireyler ve toplum daha mutlu olabilir. Düşünüre göre okumak yazmak ve çizmek birçok alanda fayda sağlarken, spor bedeni güçlendirir, müzik ise insan davranışlarının incelikli olmasına katkı sağlar.


SONUÇ

Aristo’da, hocası Eflatun gibi Antik Yunan Devletinde iktisadi düşüncelerin oluşmasına katkı sağlamış, kendinden sonra gelenleri etkilemiştir. Her iki düşünüründe bazı düşünceleri binlerce yıldır geçerliliğini korumaktadır. Hem Eflatun, Hem Aristo yazdıkları eserlerle hem yaşadıkları dönemi, hem de sonrasını etkilemeyi başarmıştır.


Aristo ve Eflatun’un bazı noktalarda ayrıldıklarını görüyoruz. Bunların başında mülkiyet anlayışı geliyor. Eflatun makalemden hatırlarsanız, eflatun ortak mülkiyeti savunuyordu ve sosyalist bir bakış açısına sahipti. Öğrencisi Aristo’nun ise özel mülkiyete yatkın olduğunu, sosyalizme karşı bir duruş sergilediğini gördük. Ancak görüş ayrılıklarına rağmen her ikisi de dünya tarihi ve iktisat tarihi açısından çok önemli iki düşünürdür. Her ikisinin de bize olumlu ve olumsuz görünen düşünceleri olmasına karşın, çağlarının ötesinde bilgi ve düşünce tarzına sahip oldukları kesindir.


Bu yazımla birlikte Antik Yunan’daki iktisadi düşünceyi tamamlamış oldum. Serinin dördüncü yazısı olacak olan bir sonraki yazımda İlk Çağda Roma İmparatorluğunda İktisadi Düşünceyi ele alarak son kez ilk çağa değineceğim, ve böylece orta çağa geçiş yapacağız.


Kaynak: İktisadi Düşünceler Tarihi, Arif Ersoy

42 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page